T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
ŞIRNAK / İDİL - Ocaklı İlkokulu

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI

28 Ekim 1923 akşamı Çankaya Köşkü'nde Gazi'nin sofrasına gelenler o gece onun ağzından çıkacaklardan tam emin değildi. Mustafa Kemal ise gayet kararlıydı, vakit çocuğun adını koyma vaktiydi. Sofranın başında ayağa kalktı ve tarihe geçen o sözü söyledi. O gece, Çankaya Köşkü'nde bir ulusun kaderi yeniden çiziliyordu.

Dünya tarih sahnesine çıkmış bütün büyük liderlerin belleklere kazınmış, tarihin seyrini değiştirmiş birçok söylevi vardır. Şüphesiz Mustafa Kemal Atatürk böylesine bir liste tutulduğu takdirde tarihe geçmiş birçok sözüyle yer alacaktır. Ancak bu sözlerden hiçbirinin etkisi başlıktaki kadar büyük olmadı, hiçbiri baştan aşağıya bir ulusun kaderini değiştirmedi... "Efendiler! Yarın Cumhuriyet'i ilan edeceğiz..."

28 Ekim 1923 günü akşamında Çankaya Köşkü'ndeki akşam yemeğinde söylenen bu sözün ardından ülkenin tarihinde yepyeni bir sayfa açılmış oldu. Elbette ki bu karar anı gerek cephede göğüs göğse yapılan gerekse de masa başında diplomatik olarak yürütülen bir mücadelenin son aşamasıydı. 1919'da Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkmasıyla başlayan istiklal mücadelesi yurdun dört bir yanına yayılmış, düşman vatan toprağından def edilmiş, antlaşmalar imzalanmış ve nihai kurtuluşa ulaşılmıştı.
Mustafa Kemal'in de deyimiyle artık vakit doğmuş çocuğun adını koyma vaktiydi ve o vakit 28 Ekim akşamına rast geldi. Çankaya Köşkü'nde Paşa'nın eşi Latife Hanım mükellef bir sofra hazırlattı, o da az çok gecenin ehemmiyetini öngörebiliyordu. Gelgelelim Gazi köşke geldiğinde zevcesinden bu gecelik izin isteyip, daha sonraki akşamlar da eşlerle bu sofranın tekrarlanacağını belirtti. Ardından da sofraya geçildi.

İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Beylerin de yer aldığı gecenin gerisini isterseniz Gazi'nin Nutuk'ta tüm ayrıntılarıyla paylaştığı sayfalardan, onun ağzından dinleyelim...
" ...Gece olmuştu Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemâlettin Sami ve Hâlit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede "Bir uğurlama ve bir karşılama" başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Millî Savunma Bakanı Kâzım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kâzım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum. Yemek sırasında : "Yarın Cumhuriyet ilân edeceğiz" dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program yaparak arkadaşları görevlendirdim.

Efendiler, görüyorsunuz ki, Cumhuriyet ilânına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve ihtiyaç görmedim. Çünkü onların da aslında ve tabiî olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki, o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyetin ilân edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."

Sonra mı? Sonrasını biliyorsunuz zaten. Ertesi gün yani 29 Ekim'de Cumhuriyet'in ilanı oybirliğiyle kabul ediliyor, Mustafa Kemal Paşa ilk cumhurbaşkanı olarak seçiliyor, ülkenin dört bir yanında top atışlarıyla bu coşkulu an kutlanıyordu. Bugün ise bu coşkunun 96. yılındayız, tarihin akışını değiştiren esaslı sözlerin ışığında Cumhuriyet Bayramınız kutlu olsun!

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 28.10.2019 - Güncelleme: 28.10.2019 15:15 - Görüntülenme: 628
  Beğen | 1  kişi beğendi